CEHRİ (SESLİ) ZİKİR

CEHRİ (SESLİ) ZİKİR NEDİR ?


Zikrullah meclisini cehrî olarak kurmak, tarikat mensuplarıyla beraber halka şeklinde tam bir edeb ile oturarak ve ayakta Allah'ı(cc) açık sesle zikir etmeyi gerektirir. Zikir halkasında gözlerin kapalı olması insanın kendi hâlinden arınmaya çalışıp Cenâb-ı Allah'ı(cc) zikrederken Allah'ı(cc) düşünmesi zikrin âdâbındandır.

Yine zikir halkasında Efendimiz'e(sav) salât u selâm okunmalı, Ashâb-ı Kiram yâd edilmeli, onlara karşı hürmet ifadeleri kullanılmalı ve onlara karşı tam edepli olunması zorunludur.
Pîrimiz, destigîrimiz es-Seyyid Ahmed er-Rifâî(ra) Hz.leri tarikatında cehrî zikri esas almıştır. Bu tarikatın sâlikleri o günden beri cehrî zikir ile meşgul olmuşlardır.


Cehrî zikir, her ne kadar kendini fâkih zanneden bazı câhiller tarafından inkar edilmiş ise de; Sahâbe-i Kiram Efendilerimiz'in dili ile vârid olan hadîs-i şeriflerle te'yid edilmiş ve Efendimiz'in(sav) bizzat kendisi tarafından yaptırılmış ve tergib ettirilmiş bir zikir esasıdır.

Kardeşlerimizin bu konuda aydınlanması, mü'minlerin bu konuda uyanık olmaları açısından cehrî zikir ile alâkalı bazı hadîs-i şerifleri ve bazı sahih haberleri açıklamaya çalışacağız.

Bilesin ki Allah'ı(cc) zikretmek, ibadetlerin en faziletlisidir. Çünkü Allah(cc) Hz.leri diğer ibadetlerin hepsine miktar ve vakit tâ'yin etmiştir. Mesela: namaz beş vakittir, rekatları sayılıdır. Zekat, oruç vb. ibadetlerin miktarları ve zamanları bellidir, ama Allah'ın(cc) zikrinin ne sayısı verilmiştir, ne de zamanı verilmiştir. Cenâb-ı Allah'ı(cc) çokça zikretmemiz emrolunmuştur. Yani Allah'ı(cc) her hâlinizde, her tavrınızda, her fiilinizde zikredin.


Zikrin beş ana özelliği vardır, bu beş özellikte insanın Cenâb-ı Allah'ın yanındaki değerini artırır. Bunlar:


1. Zikirde Allah'ın(cc) rızası vardır.
2. Zikirde şeytandan korunma vardır.
3. Zikir kalbi yumuşatır.
4. İbadete olan aşkı artırır.
5. Mü'mini ma'siyetten alıkoyar.20



Yine bir haberde Fudayl ibnu Iyâz(ra) şöyle buyurmaktadır:

"Zikir eden kimse, ni'meti bol, ganimeti elde etmiş, selâmete ulaşmış, zikrin faziletiyle her türlü güzelliği kesbetmiş kimsedir. Zikir büyük bir ni'mettir. Ganimeti onun ecridir. Selâmete ulaşması da günahlarından arınmasıdır."1


İmam Suyûtî(ra) bu konu hakkında şöyle buyurmaktadır:

"Cehrî zikrin halka hâlinde yapılması hadîs-i şeriflerden gelen delillerle sabittir ve müstehaptır. Onu inkâr edenin ağır bir vebal altında olduğu bilinmelidir."2

İmam Buhârî(ra) Ebu Hureyre'den(ra) rivayet ettiği şu hadîs-i şerif çok önemlidir:

"Allah(cc) buyuruyor ki: 'Ben kulumun zannı üzereyim. Kulum beni zikrettikçe ben kulum ile beraberim. Eğer beni kendi nefsinde zikrederse, ben de onu kendi nefsimde zikrederim. Eğer beni toplulukta zikrederse ben onun beni zikrettiği topluluktan daha hayırlı bir toplulukta onu zikrederim." {Toplulukta yapılan zikir de cehrî olur.}


Yine mezkûr risalesinde İmam Suyûtî(ra) yirmi beş adet hadîs-i şerif ile cehrî zikrin faziletini beyan buyurmuş, müstehap olduğunu ifade etmiş ve ehl-i imana cehrî zikirle meşgul olmalarını tavsiye etmiştir.

İmam-ı Müslim ve İmam Tirmizî'den(r.anhuma) rivayet edilen bir hadîs-i şerif: "Zikir halkası kurarak oturup Allah 'ı zikreden bir grup Sahâbî topluluğunun üzerine Efendimiz(sav) çıkageldi. Onlara sordu;

- Ne için burada oturup halka kurdunuz?


Cevap olarak:

- Yâ Rasûlullah(sav)! Allah 'ı(cc) zikretmek için, O'nahamd etmek için oturduk.
Rasûlullah Efendimiz(sav) tebessümle şöyle buyurdular:

- Vallahi şimdi bana Cebrail(as) geldi ve şöyle dedi:'Yâ Muhammed(sav)! Allah(cc) senin bu grup sahabelerinlemeleklerine karşı övünmektedir."


İmam Beyhâkî'nin(ra) rivayet ettiği bir hadîs-i şerifte Rasûlullah Efendimiz(sav) şöyle buyurmaktadır:


- "Münafıklar sizlere riyakâr diyene kadar Allah'ı zikrediniz."

Bundan çıkan netice Rasûlullah Efendimiz'in(sav) emrettiği zikrin cehrî zikir olduğu aşikârdır. Çünkü bir insana riyakâr denmesi için cehrî olarak zikretmesi lazımdır; ama gizli yapılan zikirden ise kimsenin haberi dahi olmaz.

Beyhakî'nin Zeyd ibnu Eslem'den rivayet ettiği şu hadîs-i şerif çok önemlidir. İbnü'l-Ezra'(ra) buyuruyor ki:

"Rasûlullah Efendimiz(sav) ile bir gece bir mescide girdim. Baktık ki mescidin içerisinde bir adam yüksek bir ses ile Allah 'ı zikrediyordu. Ben Efendimiz 'e döndüm ve dedim ki:

-Yâ Rasûlullah(sav)! Bu riyakâr bir insan olabilir mi?

Rasûlullah Efendimiz(sav) döndü ve:

-Hayır, dediler. 'O çokça inleyen evvâh bir kuldur.'

Hz.Câbir ibnü Abdullah'dan(r.anhuma) gelen hadîs-i şerif Bu konuda çok önemlidir:


-Sahabelerden birisi yüksek bir sesle Allah 'ı zikrediyordu.


Bir diğer Sahâbî şöyle dedi:

- Keşke bu adam sesini kıssa.' Bu sözü RasûlullahEfendimiz(sav) işitince şöyle buyurdu:

- Bırakın onu, onun zikrine karışmayın. O Allah'ı inleyerek zikreden bir kuldur.


İmam Miruzî'nin 'Kitâbu'l-İydeyn' isimli eserinde Ubeyd ibnu Ümeyr(ra) şöyle buyuruyor:


-Hz.Ömer(ra) mescitte öyle cehri tekbir getiriyordu ki, mescittekiler de onunla beraber cehrî tekbir getiriyorlardı. Çarşı ve sokak ehli bunu işitip, onlar da beraber tekbir getiriyorlardı; ta ki sokak ve çarşı tekbir sesiyle inliyordu. Tekbir sesleriyle inleyene kadar Allah 'ı cehrî bir şekilde zikrediyorlardı.

Eğer bu, 'Zikrin hayırlısı gizli olanı, rızkın hayırlısı yeteri olanıdır' hadîsine muhaliftir denilirse, bizde deriz ki: Bu hadîs-i şerifte anılan zikirden gaye, Kur'an'dır.

Cenâb-ı Allah(cc) Hz.leri Kur'an-ı Azimüşşân'ın insanın tek başına gizli olarak okunmasını sevdiği; diğer bir hadîs-i şerifte:
• 'Kur 'an 'ı gizli okuyan gizli sadaka vermiş gibidir.' hadîsi ile te'yid edildiğini söyleriz.

Eğer denirse ki*.

"Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an. Gafillerden olma"24

Biz de cevap olarak deriz ki: Evvelâ bu ayetin üç yönü
vardır.

1)- Bu ayet-i kerîme Mekkî'dir. Mekke'de müşrikler Kur'an-ı Azimüşşân okunduğu zaman Kur'an'a küfür ve hakarette bulunuyorlardı. Bundan dolayı Cenâb-ı Allah(cc) gizli zikir edilmesini emir buyurmuşlardır.


2)- Müfessirlerden bir grup, bunlardan Abdurrahman ibnü Zeyd ibnü Eslem(ki İmam Mâlik Hz.lerinin hocasıdır) ve İbnü Cerîr gibi müfessirler bu ayet-i kerîmedeki zikrin, Kur'an-ı Azimüşşân olduğunu, zikrin değil Kur'an'ın gizli okunmasının emir buyrulduğu yönündedir.

3)- Sâdât-ı Sûfiyye'nin bu ayet-i kerîmeye getirdikleri yorum şu şekildedir: Burada hitap bizâtihî Rasûlullah Efendimiz'e(sav) aittir. Çünkü O kâmillerin kâmili, mükemmellerin mükemmelidir. O'nun vesvese ile şeytanın akıllara getireceği düşüncelerle ilişkisi yoktur.
Bundan dolayı O'nun(sav) hafî zikir ile meşgul olması emredilmiş olabilir. Cehrî zikir insanın vücudundaki şeytanî vesveselerin yok olmasında vp nefsânî duyguların arınmasında büyük bir te'sir sağlar.

Bu konuda da Pîrimiz es-Seyyid Ahmed er-Rifâî(ra) Hz.leri şöyle buyurmaktadırlar:
"Evlatlarım, saliklerim!

Cemaat hâlinde olduğunuz zaman Cenâb-ı Allah'ı(cc) cehrî zikir edin. Tek başınıza oturup Cenâb-ı Allah'ı(cc) zikretmek istediğiniz zaman hafî yani kendinizin duyacağı kadar zikredin.

Çünkü cemaat ile yapılan zikrin cehrî olması fazilettir. İnsanın tek başına otururken hafî olarak zikretmesi mâ'nevî huzurdur."

Şu da unutulmamalıdır ki, Hz.Ömer-ül-Faruk(ra) zamanında insanlar toplanırlar, güneş batımında Cenâb-ı Allah'ı(cc) cehrî olarak zikrederlerdi. Sesleri kısıldığı zaman Hz.Ömer-ül-Faruk(ra) onlara haber gönderir ve 'Sesinizi yükseltin, sesinizi yükseltin' buyururdu.

Yine İmam-ı Nevevî(ks) cehrî zikirle alâkalı şöyle buyurmaktadırlar: "Cemaatle yapılan zikir evvela cehrî olmalıdır. Eğer insan tek başına zikrediyorsa; o zaman sessiz yani kendisinin duyabileceği bir ses ile zikir yapması evlâdır."

Yine İmam-ı Suyûtî(ra) cehrî zikirle alâkalı şöyle buyurmaktadırlar: "Cehrî zikir, hafî zikirden faziletlidir. Çünkü nice insanların ağzından çıkan zikir sesi diğer bir insanın kalbini uyandırmada ve onun hissiyatını Allah'a(cc) yöneltmede te'sirlidir. Uykuyu dağıtır, dinçliği artırır."

Şeyh Es-Seyyid Muhammed Mehdi es-Sayyâdî er-Revvâs(ks) Hz.leri cehrî zikirle alâkalı şöyle buyurmaktadırlar:

"Kim cehrî zikrin bid'at olduğunu söylerse çok büyük bir vebale girmiş olur.

İbn-i Mes'ud'dan(ra) gelen hadîs-i şerifi görmüyorlar mı? Yüksek sesle zikir yapmak Peygamber Efendimiz'in(sav) zamanında vardı. İnsanlar farz namazlarını kıldıktan sonra mescidde halka kurarlar, cehrî bir şekilde Allah'ı(cc) zikrederlerdi."

Şeyhü'l-İslâm Sirâceddîn Ömer ibnü el-Burkıynî Hz.lerine şöyle soruldu:

"Sufilerden bir grup toplanıp Allah'ı(cc) cehrî şekilde zikir ediyorlar", sallanıyorlar ve bununla kendilerine gelecek mâ'nevî bir bereketi bekliyorlar. Bunların yaptıkları doğru mudur, bunları zemmedebilir miyiz?"

Cevaben Burkıynî Hz.leri:

"Sakın onların hâlini inkâr etmeyin, onların yaptıklarına şer'i hiçbir manî yoktur. Onlara engel olanın ta'zir ile cezalandırılması lazımdır."
1)-es-Sîretü'ş-Şamiyye' ve 'es-Siretü'l-Halebî' adlı kitapların sahibi Burhaneddîn Halebiyy-il Ahmedî(ks)

2)- Şeyh Hüseyn b. Ali et-Tûri el-Hanefî(ks)

3)- Alim Şeyh Osman el-Fütuhiyyi'l-Hanbelî(rh)

4)- Şeyh Velîyyullah en-Nebtini el-Hanefî(ks)

5)- Allâme Şeyh İbrahim ibnü Ebi Şerif eş-ŞâfiT(ks)


Büyük allâme Sultan-ül Ulema ismiyle ma'lum İzzeddîn Abdüsselâm(rh) vb. birçok büyük âlim ya bizâtihî zikir meclislerinde kendileri hazır bulunuyorlardı veya kendileri cehrî zikir meclisleri kurup zikir yaptırıyorlardı ve cehr-i zikir ile yapılan ibadetin makbuliyeti ile alâkalı fetvalar veriyorlardı. Cehrî zikre karşı gelenlere de şiddetli tâ'zir cezası gerektiğini hepsi de fetvalarında beyan buyuruyorlardı.

Cehrî zikirle alâkalı mevzuyu, İsbahânî'nin Terğib ve Terhib'te İbnü Rezin el-Ukayli'den gelen hadîs-i şerifle bitireceğiz. Rasûlullah Efendimiz(sav) buyuruyorlar ki:

- Yâ Ebâ Rezin! Dünya ve Âhiretin hayrını sende toplayacak bir yol öğreteyim mi sana?
- Evet Yâ Rasûlullah(sav) dedim.

- Zikir meclislerine devam et. Eğer zikir meclisi dağıtırsa lisanını tek başına sen Allah 'in zikriyle hareketlenmendir
Abdulllah İbn Abbas'ın şöyle dediği nakledilmiştir:

"Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) döneminde insanlar farz namazların ardından yüksek sesle Allah'ı zikrederlerdi." (Buhari, Fethu'l Bâri, Ezan, bab 155, Hadis no: 841)


(Aynı senedle) İbn Abbas (r.anh) şöyle demiştir:
"Ben, ashab-ı kiramın namazı bitirdiklerini bu şekilde seslerini yükseltmelerinden anlardım."(Buhari, Ezan, 841; Muslim, 583)


İbn Abbas Şöyle demiştir:
"Ben, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in namazının bittiğini (selamdan sonra) getirilen tekbirlerden anlardım." (Buhari, Ezan 842; Ebu Davud, Salat 191; Muslim, 583, Mesacid 23)


Bu hadislerle alakalı Buhari'nin muhtasarı olan Fethu'l-Bari’de Hafız İbn Hacer el-Askalani şöyle diyor:
İmam Nevevi şöyle demiştir: 
"İmam Şafii bu hadisi ashab-ı kiramın çok kısa bir süre sesli olarak zikrettikleri şeklinde yorumlamıştır. Maksatları ise zikrin nasıl yapılacağını göstermek ve bunu cemaate öğretmektir. Yoksa her zaman zikre bu şekilde sesli olarak devam ettiklerini söyleyemeyiz. Dolayısıyla tercih edilen görüş imamın ve cemaatin zikri gizli olarak yapmalarıdır. Fakat zikri insanlara öğretmek maksadı taşınıyorsa sesli zikir yapılabilir." (Fethu'l-Bari, sf. 514)
Share on Google Plus

YAZAR : Ben Bilmem

(Şeriat der ki: Seninki senin, benimki benim. Tarikat der ki: Seninki senin, benimki de senin. Marifet der ki: Ne benimki var ne seninki. Hakikat der ki: Ne sen varsın, ne ben.) -Şems-i Tebrizi Hz

0 yorum:

Yorum Gönder

Facebook Sayfamızı Beğen